Melek ve Tutkulu Buluşma
Melek, gökyüzünün ağlayan yıldızları arasında bir huzur rüzgarı gibi süzüldüğünde, yeryüzünde onu bekleyen tutkulu bir şövalyeden habersizdi. Şövalye, aşkı ve cesareti ruhunun derinliklerinde taşıyan bir kahramandı. Bir gün kader, bu iki farklı dünyanın yolunu kesiştirdi. İkisi de ilk kez göz göze geldiklerinde, zaman durmuş gibi hissettiler. Melek’in masumiyeti ile şövalyenin içten tutkusu birleştiğinde, evrenin her bir köşesi sanki bu birliğe tanıklık ediyordu. Artık ne melek yalnız kalabilir, ne de şövalye kalbindeki aşk ateşinden vazgeçebilirdi. Her ikisi de birbirlerinde tamamlanmanın huzurunu buldular. Bu özel buluşma, aşkın zamansız ve mekansız olduğunun en canlı kanıtıydı.