Güzelliği kadar dokunuşu da büyüleyiciydi.

Gözleri, gökyüzünün en berrak mavisi kadar etkileyiciydi ve bir bakışı, kalbinin ritmini bozmaya yeterdi. Saçlarıysa adeta ipekten bir perde gibi, ellerinin arasından akarken huzur verirdi. Ama onu asıl büyüleyen, bu fiziksel güzelliklerin ötesinde, dokunuşundaki o tarifsiz sıcaklıktı. Parmaklarının tenine değdiği an, farklı bir dünyaya geçiş yapardı insan; bir güven, bir huzur, bir sevgi dalgası sarardı her yanı. Onun dokunuşu, geçmiş tüm acıları unutturur, geleceğe dair tatlı hayaller kurdururdu. İşte, güzellik kadar değerli olan da bu dokunuştu; insanın ruhuna işleyen, kalbine dokunan ve aşkın en saf halini hissettiren o anlar… Herkesin gönlünde, onun gibi bir dokunuş bırakabilen biri olmasını dilerdi insan.

Güzelliği kadar dokunuşu da büyüleyiciydi.