Genç Fransız yanlışıyla eski züppeye mağlup oluyor.
Paris’in sanat dolu sokaklarında, genç ve idealist bir Fransız olan Luc, kendisini eski bir züppe ve yerel ikon Pierre ile karşı karşıya bulur. Luc, modern sanatın kendini ifade etme biçimlerinden biri olduğuna inanırken, Pierre klasik sanatın üstünlüğünü savunur. Bir sanat galerisinde gerçekleşen tartışma, izleyicilerin de ilgisini çeker ve adeta zamansal bir yüzleşmeye dönüşür. Luc’un yenilikçi bakış açısı, Pierre’in deneyimi karşısında gittikçe zayıflamaktadır. Luc, tutkusuyla kazanmayı planlamış olsa da, izleyicilerin ve jüri üyelerinin beklentilerini karşılamada Pierre’in zarif ve etkileyici konuşmaları daha etkili olur. Bu mağlubiyet, Luc’a farklı perspektifleri anlamanın önemini öğretirken, Pierre’e genç neslin cesaret ve yenilikçi ruhunu hatırlatır. Bu olay, iki nesil arasındaki iletişimin ne kadar değerli olduğunu gözler önüne sererken, aralarında farkındalıkla örülü bir köprü kurar.