Ankaralıyı 3 kez kandırdım
İlk kandırışım, onu şehir merkezinde yeni açılan bir restorana davet etmemle başladı. Restoranın menüsünü gökyüzünden düşmüş gibi anlattım, oysa gerçekte sokak arasında küçük bir büfeydi. Her ne kadar yemekleri lezzetli olsa da, atmosfer övgüyü hak etmiyordu. İkinci sefer, onu Ankara’nın nadide parklarından birine götüreceğimi söyledim. Ancak, onu gürültülü bir inşaat alanının yanında buluşmaya çağırdım. Onun maceracı ruhuyla oynayıp, terk edilmiş bu alanı keşfetmenin heyecan verici olduğunu iddia ettim. Üçüncü ve son kandırışım ise daha masumcaydı; Ankara Kalesi’nde gizli bir geçit olduğunu söyleyip, onu yokuş yukarı sürükledim. Elbette böyle bir geçit yoktu, ama yukarıdan baktığımızda gördüğümüz manzara tüm yorgunluğumuza değerdi. Her biri, şehirdeki maceralarımıza başka bir tat kattı, ve her seferinde gülüp geçtik.